top of page

SERGÄ° EKÄ°BÄ°

Hilal Kesikci

Hilal Küntüz

Sanat Tarihçisi

Sanat Tarihçisi-Arkeolog

WhatsApp Image 2021-07-22 at 16.01.53.jpeg

Ruveyda Ceylan

Sanat Tarihçisi

  • Grey LinkedIn Icon
  • Gri Instagram Simge
WhatsApp Image 2021-07-22 at 15.56.16.jpeg
  • Gri Instagram Simge
hilal-2.jpg
  • Grey LinkedIn Icon

EKLEMEK Ä°STEDÄ°KLERÄ°MÄ°Z

2019 SEZONU

 

R. Ceylan

 

Her gün, gün doÄŸumu saatine göre deÄŸiÅŸkenlik göstermekle birlikte yaklaşık 03:30 gibi uyanıp arazi için hazırlanmaya baÅŸlıyoruz. Arazi kıyafetlerimizi giydikten sonra önceki günden hazırladığımız arazi çantalarımızı, yanımıza alacağımız fotoÄŸraf makinelerini, tripod, monopod ve ölçekleri son kez kontrol edip arabaya yerleÅŸtiriyoruz. Nihan kedilere mama verdikten sonra iskeleye doÄŸru yola çıkıyoruz.

​

04:00’da ekibin eski ilkokulda kalmayan üyeleriyle iskelede buluÅŸuyoruz. Tüm ekip üyeleri geldiÄŸinde tekneye biniyoruz ve yaklaşık 04:30’da tekne hareket etmiÅŸ oluyor. Teknede kahvaltı edip, kahvelerimizi içtikten sonra BoÄŸsak Adası’na gideceksek 04:45, Dana Adası’na gideceksek 05:45 gibi ulaÅŸmış oluyoruz ve bu süre içinde güneÅŸ doÄŸmuÅŸ oluyor. Bu arada güneÅŸ kremlerimizi sürmeyi ihmal etmiyoruz.

​

Adaya çıktığımızda ekip üyeleri bir önceki günden ya da geliÅŸ yolunda teknede belirlenen gruplarıyla o günkü çalışma alanlarına dağılıyorlar. Hiçbir ekip üyesi adada tek başına çalışmıyor. Aynı zamanda her gruptan bir ekip üyesi, telefonunda açık olan bir harita uygulaması sayesinde adada izledikleri rotayı kaydediyor.

​

O günün iÅŸleri bittiÄŸinde, güneÅŸ de tam tepeye ulaÅŸmadan yaklaşık 11:00-11:30 gibi bütün ekip üyeleri kıyıya inmeye baÅŸlıyor. Bu sırada BoÄŸsak Koyu’nda öÄŸle ve akÅŸam yemeklerimizi yediÄŸimiz restoranı arayıp o gün öÄŸle yemeÄŸi için saat ve kiÅŸi sayısını bildiriyoruz. Kıyıya indiÄŸimizde tekne, adanın farklı noktalarından ekip üyelerini topluyor ve belki kısa bir yüzme faslından sonra BoÄŸsak Koyu’na doÄŸru yola çıkıyoruz. DönüÅŸ yolunda teknede hafif atıştırmalıklar yiyip genelde bir köÅŸede uyuyakalıyoruz.

​

BoÄŸsak Koyu’na ulaÅŸtığımızda iskelenin yakınındaki bir restoranda öÄŸle yemeÄŸimizi yiyoruz. O günkü iÅŸ yoÄŸunluÄŸuna göre ofis çalışmasına baÅŸlamak için bir saat belirledikten sonra dinlenmek için okulda kalan üyeler okula, pansiyonda kalanlar ise pansiyona geçiyor.

​

Herkes duÅŸ aldıktan sonra uyuduÄŸumuz, kahve içtiÄŸimiz ya da bahçede muhabbet ettiÄŸimiz bir dinlenme süresinden sonra yaklaşık 16:30’da ofis çalışmaları baÅŸlıyor ve herkes o gün adada yaptıkları iÅŸleri kontrol edip çizimlerini ya da modellerini tamamlıyor.

​

Saat 19:00’da akÅŸam yemeÄŸi için restorana gidiyoruz. AkÅŸam yemeÄŸinde bir sonraki gün için çalışma planları gözden geçiriliyor. Yemekten sonra herkes kaldığı yere geri dönüyor ve bir sonraki günün arazi hazırlıklarına baÅŸlanıyor. Herkes çantalarını hazırlıyor, fotoÄŸraf makineleri ve ölçüm aletleri ÅŸarja takılıyor, ölçekler, targetlar, tripod ve monopodlar kontrol ediliyor. Bütün bu hazırlıklar bittikten sonra günün yorgunluÄŸuyla genelde 21:00 gibi uyuyoruz.

BOÄžSAKLI ÇÄ°KO

 

H. Küntüz

 

Çiko BoÄŸsak’ta yaşıyordu. Zeytin altında uyuklamak kadar tarihi kalıntıların arasında dolaÅŸmaya da bayılıyordu.

Keyfi yerinde köyde çekirge kovaladığı günlerden birinde kafasını çok karıştıran bir soru duydu.

 

“Sen bir kedi misin gerçekten?” Bir martıydı bu. Daha doÄŸrusu yanyana dizilmiÅŸ üç martıdan en iri olanıydı. Bir diÄŸeri sırıtarak ekledi, “O kulaklar bir kedi için fazla büyük. Bir tavÅŸan olmayasın.” Ä°lk martı tekrar konuÅŸtu, “Üstelik ufacık da. Ancak yavru bir tavÅŸan olabilir.” Üç martı da kahkahalarla Çiko’ya güldüler de güldüler. Sonra da uçup gittiler. Çiko afallamıştı. Söyleyecek söz bulamamıştı.

 

“GörünüÅŸümde bir sorun mu var?” diye sordu kendi kendine. Daha önce nasıl göründüÄŸüne hiç kafa yormamıştı. Tedirgin gözlerle yansımasına baktı. Kulakları hakikaten de büyüktü.

 

Yürümeye devam etti. Keyfi artık kaçmıştı. Çok geçmeden arkadaşı Alim’i her zamanki çöp tenekesinde buldu ve dayanamayıp sordu, “Alim, sence ben bir kedi miyim?”

Alim gürültülü bir ÅŸekilde güldü önce. Sonra Çiko’nun yüzündeki endiÅŸeli ifadeyi gördü. Minicik kuyruÄŸunu arkadaşına göstererek, “KuyruÄŸum olmadan doÄŸmuÅŸum. Sence ben bir kedi deÄŸil miyim?” diye sordu.

Çiko bu soru karşısında ÅŸaşırsa da cevabı hazırdı, “Tabii ki bir kedisin. Üstelik tanıdığım en iyi fare avcısısın. Ben avcı bile deÄŸilim!”

Alim arkadaşına anlayışlı bir ÅŸekilde baktı. Bu duyguyu biliyordu, Çiko’nun kendini yeniden iyi hissetmesi için yardıma ihtiyacı vardı.

“Haydi gel Çiko, birkaç yere uÄŸrayalım seninle.”

 

Alim ve Çiko iki geniÅŸ bir de dar sokak geçtiler. Sonunda, karton yığınlarının altında uzanan kalın gri bir kuyruÄŸun yanında durdular. “Ä°stif, her zamanki gibi seni hemen buldum,” Alim gri kuyrukla konuÅŸtu. Hemen sonra tombul bir surat bu yığının altından çıkıverdi. Çiko gözlerini bu tombul suratın kulaklarından alamadı. Daha doÄŸrusu kulak olması gereken büklümlerden.

Alim ve Ä°stif havadan sudan konuÅŸtular. Havaların ısınmasından ve suyla yemek bulmanın zorlaÅŸmaya baÅŸlamasından. Ä°stif bir ara ton balığını ne kadar özlediÄŸini söyledi. Çiko bunu duyunca heyecanla, “Ben de ton balığını çok severim. Bir gün sana akÅŸam yemeÄŸimden biraz getireyim,” dedi. Ä°stif çok sevindi.

Alim ve Çiko veda ederek yollarına devam ettiler.

 

Çiko düÅŸünceliydi ama ikna olmamıştı, “EÄŸer sokaklarda yaÅŸayabiliyorsa, hayatta kalma becerisinin çok yüksek olduÄŸuna eminim. Ben dışarıda bir gün bile dayanamam!”

Alim kafasını iki yana salladı, “Haydi devam edelim.”

 

Alim ve Çiko üç tarla aÅŸtılar ve iki köpeÄŸe yakalanmadan bir bahçeden geçtiler. Durdukları yerin yakınında Alim bir damı iÅŸaret ediyordu. Ä°ÅŸaret ettiÄŸi ÅŸey kocaman bir pamuk topağına benziyordu.

Çiko o pamuk topağının ne olduÄŸunu anlamak için kafa patlatırken Alim açıkladı, “O da bir kedi.”

Çiko hayretler içindeydi, “Yalanıp temizlenmesi çok uzun sürüyordur.”

Hemen sonra pofuduk kedi karnını açıp keyifle güneÅŸlenmeye baÅŸladı. Çiko düÅŸünceli bir ÅŸekilde, “Aslında ben de güneÅŸlenmeyi çok severim.” Gözlerini pamuk topağından ayırmadan ekledi, “Ama ben pofuduk bile deÄŸilim!”

Alim kafasını iki yana salladı, “Haydi devam edelim.”

 

Alim ve Çiko kamp yerini geçip iki pansiyonu geride bıraktılar. Küçük ama geniÅŸ bahçeli bir eve vardılar. Alim hemen bahçe duvarına sıçradı, Çiko da aynısını yaptı. Beklemeye baÅŸladılar.

“Neyi bekliyoruz?” diye dayanamayıp sordu Çiko.

“Onları,” dedi Alim ve burnuyla evin kapısını iÅŸaret etti. “Seni Bıdık ve Peruka’yla tanıştırayım.”

Önden yürüyen Bıdık neredeyse kapı eÅŸiÄŸi kadar kısaydı. Duvarın üzerinden bacakları görünmüyordu bile. Ä°kinci kedi, Peruka, eÄŸer bir kediyse, daha da ilginçti. Üzerindeki onca kıyafetle bir insan yavrusuna benziyordu. Kıyafetlerin altında bir tel tüy bile görünmüyordu.

Kediler havadan sudan konuÅŸtular. Serin rüzgarları özlediklerinden ve yakınlardaki kanalın kurbaÄŸa avlamak için ne kadar iyi olduÄŸundan. Bıdık bir ara bu gölete düÅŸtüÄŸünü ve ıslanmaktan hiç hoÅŸlanmadığını anlattı. Çiko dayanamayıp söze karıştı, “Islanmayı ben de hiç sevmem!”

Alim ve Çiko veda ederek yollarına devam ettiler.

 

DönüÅŸ yolunda Alim, “Görüyorsun ya Çiko, sen de hepimiz kadar kedisin. Ä°stersen sana avlanmayı da öÄŸretebilirim.”

Çiko Alim’e teÅŸekkür etti. Keyfi yerine gelmiÅŸti tekrar. “O zaman ben de bu kulaklarla duyduÄŸum hikayeleri anlatayım sana,” birlikte gülerek kendi sokaklarına yürüdüler.

SERGÄ° ÜZERÄ°NE

 

H. Kesikci

 

​Sergi projesi baÅŸlangıçta fiziksel olarak kurgulanmıştı. Ancak tam serginin gerçekleÅŸeceÄŸi sene ortaya çıkan COVID-19 pandemisi tüm planları bozdu. Bu sebeple tüm fikirlerimizi dijital ortama taşımaya karar verdik. Her ne kadar olumsuz bir durumla karşı karşıya kalmış olsak da serginin dijital ortamda olması demek daha fazla kiÅŸiye eriÅŸmek demekti.

 

Çok geçmeden "dijital sergi" fikrimizi gerçekleÅŸtirecek platform arayışlarına baÅŸladık. Kodlama bilgisi gerektiren ve gerektirmeyen birçok platform bulduk. Kısa zamanda kodlama bilgisi edinmeden fikirlerimizi görselleÅŸtirecek sistemler kullanmak bize daha uygun geldi. AraÅŸtırmalarımız sonunda “no-code” kabul edeceÄŸimiz bir web sitesi editörü kullanmaya karar verdik.

 

Åžu an web sitesi editörü üzerinden oluÅŸturulmuÅŸ bir sergi gezdiniz. DiÄŸerleri ile arasındaki farka gelecek olursak, özellikle mobil tarafında, görsel olarak daha anlaşılır olması bizim için baÅŸta geliyor. Çünkü amacımız çok kapsamlı cihazlara sahip olmayan herkesin sergimize kolayca eriÅŸebilmesi. Bölge halkı, ziyaretçiler ve ziyaret edemeyecek durumda olan kiÅŸilerin bilimsel araÅŸtırmalarla doÄŸru bilgilere ulaÅŸmasını istiyoruz.

bottom of page